Göz alıcı bir yaz akşamı, Anna Polina kendine özel bir gün geçirmek için hazırlanıyordu. Güzelliği ve zarafetiyle etrafındaki tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başaran bu genç kadın, işten arta kalan zamanında biraz rahatlamak istiyordu. Kendine bir masaj randevusu ayarlayarak, hayatın karmaşasından uzaklaşıp, sadece anın tadını çıkarma arzusuyla doluydu. Randevu yeri, lüks ama samimi bir atmosfer sunan özel bir stüdyoydu. İçeri girdiğinde, huzurlu müzikler eşliğinde loş ışıkların hazinesinde kaybolmuştu. Masaj odasının kapısı açıldığında karşısında yakışıklı bir masör vardı. Güzel yüzüyle ona sıcak bir gülümseme gönderdi; bu sıcaklık, ruhunu hemen sarhoş edecek gibi görünüyordu. Anna’nın kalbi hızla çarparken, masörle göz göze geldiler. Onun zarif hareketleri, tam da ihtiyacı olan rahatlamayı sağlamak için tasarlanmış gibiydi. Yağlı ellerinin bedenini okşamasıyla birlikte vücudu daha önce hissetmediği hazlarla dolmaya başladı. Masörün her dokunuşunda Anna’nın içindeki tutku derinleşiyor; bedeni ve ruhu arasında yeni keşiflere yelken açıyordu. Tam o sırada, masör onun teninde gezinen parmaklarıyla çizgiler çizerek ilerlemeye devam etti. Bu yoğun deneyim içinde Anna’nın zihni iş hayatının stresinden tamamen uzaklaşmıştı. Rüzgar gibi hafif ve özgür hissediyordu; hayallerinin peşinden koşan güçlü bir kadının duygusal yolculuğu gibi. Masajın zirve noktasına ulaştığı anda kalabalığın dış dünyası yok olmuştu. O an sadece ikisi varmış gibi hissediliyordu; zaman durmuş ve her şey derin bir sessizliğe bürünmüştü. Duyguların en yüksek haliyle birleşirken büyük memelerin bulunduğu yerin inceliklerine dair adeta bir tapınmaya dönüşmüştü bu seans. Her şey sona ererken, Anna kendini yeniden doğmuş gibi hissediyordu. O an yaşamış olduğu bu eşsiz deneyim sadece fiziksel değil; aynı zamanda ruhsal düzeyde de onu besleyen ve güçlendiren bir yolculuktu. Geçmişin yüklerinden arındığını düşünerek, geleceğe umutla bakıyor; hayatının sıradışı güzelliklerini kucaklamaya hazırdı.
